Ön Yargılarla Diyarbakır

Diyarbakır denilince akla birçok şey gelir.

Diyarbakır’ı bilemeyenlerin aklına ise önyargılar gelir.

Sizlerle bir anımı paylaşmak istiyorum daha iyi anlaşılması için.

Diyarbakır ilimizde de gençler yaz aylarında yoğunluğun bitmesinden eğitime de ara verilmesinden dolayı, ihtiyaçların karşılanması, eve biraz katkı sağlamak ve kendi eğitimleri için evde oturmaktansa çalışmayı tercih ederler.

Bende bu sitede yazmak dışında hem öğrenci hem de çalışanım 😊

Geçen yaz okul tatil olunca para kazanmak için iş aramaya başladım. Ama gündemi takip ediyorsanız sizde biliyorsunuzdur bu dönemde iş bulmak, samanlıkta iğne aramaya benziyor.

Kendi şehrimde iş bulamadım. Bunun yerine şehir dışında turizm alanlarına yönelip ekmeğimi kazanmaya koyuldum.

Gittiğim şehir merkezinde birkaç gün boş gezdikten sonra bir iş bulmayı başardım. Girdiğim işte kendi iş alanıma girmeyen konularda da bilgim fark edilince her işi bana verir oldular, bende verilen işleri yapmaya başladım ve kısa sürede iş yerinin joker elemanı olmuştum.

Yazın sonuna gelince, turistler de kendi ülkelerine dönmeye başlayınca, bende memleketime dönmeye karar verdim.

Kal burada kışları da çalışırsın. Diyarbakır’a dönüp ne yapacaksın demek yerine. Köyde ne yapacaksın lafını duydum. Hayretler içinde arkama döndüm. Köy ve köylü baş tacıdır elbet ama yanlış telaffuz, doğru cümleyi de bazen bozar. Fazla balın zehir olması gibi.

Buradaki köy sözcüğü, gelişimini tamamlamamış bir şehir sıfatı taşıyordu.

Bizim için Taşı da Toprağı da Altındır

Bu şehir Diyarbekir!
Zemini kayalıktır, iklimi serttir.
İnsanları cesurdur, merttir, erkektir.
Kötü tanıtmış, o da felektir.
Feleğin çarkını bozanlardanız.

Rahmetli Hemşerimiz İhsan Fikret Biçici’nin dizelerini okuduktan sonra yazımıza devam edelim.

Diyarbakır’ın taşı toprağı altın ama sahip çıkanı yok!

Memleketimizde tarihi ve turistik alanlar bir bir yok olurken, biz başka şehirlerde iş arıyoruz.

Yaklaşık 4-5 ay önce Diyarbakır surlarına sahip çıkın diye bir imza kampanyası başlattık. +5000 imza toplanmasına rağmen yetkili kişi ve kurumlar bu sorunu görmezden gelmeye devam etti.

Şehrimizi bu kötü durumdan kurtarmak ve hak ettiği değere kavuşturmak için Diyarbakırlılar olarak bizim daha çok çalışmamız ve şehrimiz her mecrada gündeme getirmemiz gerekiyor.

Yazının sonuna gelmişken Diyarbakır Kültür ve Turizm Müdürlüğünün de daha aktif olması ve Şehrin tarihi yapılarına sahip çıkması gerketiğini söyliyeyim.