Bismil
Diyarbakır’ın sebze ve meyve tarlası Bismil. Halk arasında ilçe insanları karakter analizi yapılarak tanınır ve öyle bilinir. Bismil halkı verimli topraklardan çok fazla kazanç elde ettiği için faizci olarak adlandırılırlar 🙂 Halay ve oyunlarda çok iyidirler.
Bismil adı nereden gelmiştir
Bismil ismi nereden nasıl geldiği hakkında üç rivayet var. Doğruluğu, kaynakların yetersizliğinden dolayı kesin değildir. Bundan dolayı da doğruluk payları, mantıklı gerekçelerinden dolayı büyüktür.
Hiçbir toprak değersiz olmadığı gibi bu kadar verimli toprakların kolay kazanılmadığı da aşikardır. Mutlaka bedeller ödenmiş, kanlar akmış, savaşlar çıkmıştır. Dört bin yıl önce bugünleri aratmayan savaşlar varmış, bu toprakların en eski sahipleri ya da yaşayanları Huriler ve Asurlular. Eskiden hüküm süren Asur ve Huriler arasında bugünkü Mezopotamya ovası dediğimiz yer üzerine sürekli savaşlar çıkmıştır. Egemenlik kurmak için her şey yapılmıştır.
Asurlular bugünde yeri ve konumu bilinen Üçtepe köyünde bulunmakta olan ve hala büyük kısmı tepe altında olduğu bilinen kocaman bir saray yaptırarak burayı Hurilerin saldırılarına karşı üs ve karargah olarak kullanmıştır.
Sarayın adı Tuşpadır Asur Kralı Banibal tarafından özellikle yaptırılmıştır.
Bu saray 1865 tarihinde İngiliz Seyyahı Taylor Bismil’e gelerek kazılar yapmaya başlıyor, bunun üzerine bulduğu kitabeleri, dünyanın meşhur ve en büyük müzesi olan British’e götürüyor.
Götürülen eserler bütün uğraşlara ülkeye getirilemiyor. Gidip görme şansı bulunan kitabeler halen sergilense de gidip görecek olan kişi sayısı ne yazık ki bir elin parmaklarını geçememektedir mesafeden dolayı.
Sahip çıkmadığımıza ağlarız ağlarız da geri getiremeyiz.
Daha sonra ne oluyor?
Bunun üzerine dünyanın gözü Diyarbakır’a çevriliyor, çevriliyor ama giden kitabeler gitmiş Taylor’un götüremediğini bulmaya ve gün yüzüne çıkarmaya çalışmış arkeologlar.
İstanbul üniversitesi Profesörlerinden Veli Sayın öncülüğünde tam 12 bin kişilik kazı heyeti ilçeye geliyor.
4 yıl süren, 4 kazı sonucunda belli başlı kalıntılara denk gelerek dünyanın harikalarından olan saray gün yüzüne çıkarılıyor.
Çıkarılan önemli eserler
Asurlular döneminden kalan, Huriler döneminden kalan, Roma döneminden kalan ve özellikle Helenistik çağa ait bir çok altın, bronz heykeller, çeşitli paralar, cam eşyalar ve çok fazla tarihi eser bulunmuştur.
Neden önemli bu Saray?
Asurlulara ait olan bu Saray, dünyanın en büyük casusluk merkezi olma özelliğini bünyesinde barındırıyormuş.
Asurlular, Hurileri yenilgiye uğrattıktan sonra tam bir talan başlamış. Bu talan ve yıkımı; götürülen kitabede şu sözlerle ifade etmişlerdir “Güzel Fidanlıkları dağıttım, Dillere destan asma bağlarını tahrip eyledim, bahçeleri ve eşsiz güzellikteki sarayları atlarımızın ayakları altında ezdim, sazlık kadar sık ormanları yaktırıp kestirdim”.
Bunun üzerine Huriler toplanarak Asurlulara büyük bir saldırı düzenleyerek Asurluların Diyarbakır üzerindeki hakimiyetine son vermiştir.
Birinci Rivayet:
-Bundan takriben 2000 yıl önce İran tarafından gelen köle tacirleri Bismil’in Kurmuşu köyü yakınlarında konaklarken köleler arasında çıkan bir isyanla köle tacirlerinin imha edildiği ve bu kafilede bulunanların uzun yıllar halen kalıntıları bulunan eski mağara ve köprünün bulunduğu mevkide kalarak hayvancılık ve balıkçılıkla uğraştıkları tahmin edilmektedir.
Dicle Nehrinin sık sık yatak değiştirmesi sonucunda yapılan evlerin yıkılması ile yerleşim yerlerini değiştirmek zorunda kaldıkları ve bu amaçla halen harabeleri bulunan ve Bismil’in içme suyunun önemli bir kısmının sağlandığı KIRK-PIYAR mevkiinde 20 evlik bir yerleşim yeri kurdukları ve Farsçada BİSTMAL olarak adlandırılması sonucunda Dicle’nin Şimdiki güney kesiminden geçen İpek Yolu kervancıları bu mevkiye BİSTMAL denildiği ve daha sonraki yıllarda bu adın Bismil olarak değiştirildiği rivayet edilmektedir.
İkince Rivayet
-Evliye Çelebi 1600 lü yıllarda Seyahatnamesinde Diyarbakır hanlarında konaklayan Kervan sahiplerinin biri birine “PİS MİLİ” nasıl geçtiklerini sorduklarını, çünkü Dicle nehrinin oluşturduğu ve bataklık haline gelen alüvyonları (ki; bu yörede buna MİL denildiği bilinmektedir) deve kervanlarının aşmakta zorlandıkları ve bu mevkiin PİSMİL olarak adlandırıldığı ve daha sonraki yıllarda PİSMİL adının BİSMİL olarak değiştirildiği rivayet edilmektedir.
Kurmuşlu Çayı ile Dicle Nehrinin birleştiği yer ile Aralık Köyü önündeki eski yerleşim birimlerinde yapılan kazılarda buraların eski yerleşim yerleri olduğu ve kazılar sonucunda Asurlara ait bazı eserler bulunmaktadır.
Üçüncü Rivayet
-1700 li yılların başında tahminen Konya’dan veya Musul’dan gelen bir aşiret şimdiki Of Köyü ve Pamuk Çay karşısındaki DOLAMA mevkii denilen yerde yerleşim alanı kurup, bilahare Dicle nehrinin güney kesiminde konakladıkları ve bu aşiretin isiminim BASMİL aşireti olduğu ve bu yerleşim yerine uzun zaman BASMİL denildiği bilinmekte.
ve Cumhuriyet döneminde adının BİSMİL olarak değiştirildiği rivayet edilmektedir. Üç görüş de çeşitli zaman birimlerinde meydana çıktığı için haklılık payları çoktur.