Diyarbakır, geçmiş birikimiyle insanın yaşamının araştırmaya bile yetemeyeceği inanılmaz bir tarihe sahiptir. Günümüze Ulaşmayan Diyarbakır Hanları dönemin Paşa, Vali, Padişah, Sadrazam ve yaşayan halkları tarafından ihtiyaca göre inşa ettirilmiştir. Han sayısının fazla oluşu dönemin şartlarında Diyarbakır’ın en önemli ticaret noktalarından bir şehri olduğunu gözler önüne sermektedir.
İbrahim Paşa Hanı
1810 tarihli Şehzade İbrahim Paşa’nın vakfiyesinde Salos Mahalle’sinde , Muallak Mescidi’nin alt tarafında ve Deva Hamamı yanında olduğu anlaşılmaktadır. Yapı İbrahim Paşa tarafından 1810 tarihinde önce inşa edildiği tahmin edilmektedir. İbrahim Paşa Hanı 5 Mart 1826 tarihli bir hülasadan anlaşıldığı üzere, tüccar hanı olarak inşa edilmiştir. Bugün için ayakta olmayan bu han hakkında kaynaklarda da herhangi bir bilgiye rastlanılmamış ve ne zaman yıkıldığı tespit edilememiştir.
Tütün Hanı
Şehazade İbrahim Paşa tarafından vakfedilen han hakkında kesin bilgi bulunmamaktadır. Şu an ayakta olmayan Tütün Hanı Abdal Mahallesinde, Deva Hamamı’nın arkasında yer aldığı bilinmektedir. 1810 tarihli İbrahim Paşa vakfiyesinden anlaşıldığı üzere İbrahim Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. Vakfiyesine göre küçük bir han olduğu bilinmektedir.
Rüstem Paşa Hanı
Han 1539-1542 tarihleri arasında dönemin Diyarbakır valisi Rüstem Paşa tarafından yaptırılmış olduğu düşünülmektedir. Söz konusu olan han, Rüstem Paşa adından başka Yenikapı adıyla da bilinmektedir. Yenikapı’nın girişinin sağ tarafında bulunan handan günümüze bir şey kalmamıştır.
Melek Ahmet Paşa Hanı
1591 yılında dönemin Valisi Melek Ahmed Paşa tarafından Rum Kapısı yakınlarında ev olarak yapılmıştır. Ev daha sonra dilaver Paşa tarafından hana çevrilmiş ve XIX. yüzyıla kadar gelmiştir. 11 nisan 1842 tarihli Diyarbakır masraf defterinden, bu hanın içerisinde süvari askerinin ikamet ettiği anlaşılmaktadır. Ne zaman harap olduğu ise bilinmemektedir.
Baş Değirmen Hanı
Diyarbakır Bitlis karayolunda yer alan han bugün harap bir durumdadır. Kuzey güney doğrultusunda dikdörtgen pln şemasında inşa edilen hanın bir kısmı ahır olarak kullanılmıştır.
Kayseriye Han
22 Ekim 1565 tarihli İskender Paşa vakfiyesinde, vakfın gelir kaynakları sayılan Kayseriye Hanı’nın, İskender Paşa Camii ile Yani Hamam yakınlarında olduğu bilinmektedir. 1577 tarihli bir vakfiyeden ise söz konusu hanın, 12 hücre, 1 hela, 4 dükkan , 1 mahzenden oluştuğu anlaşılmaktadır. Hanın ne zaman harap olduğu da bilinmemektedir.
İpekoğlu Hanı
1676 tarihli vakfiyede hanın İskender Paşa Camii’nin batısında yer aldığı, yine aynı vakfiyede bu hanın Hacı Murat Çelebi’nin mülkü olduğu anlaşılmaktadır. Han, 54 oda , 1 dükkan , 1 ahır ve su kuyusundan oluşmaktadır. 1799 tarihli bir vakfiyede adına rastlanılan han, XIX. yüzyılın ikinci yarısında da varlığını sürdürmüştür. 1. Dünya Harbi sırasında harap olduğu tahmin edilmektedir.
Han-ı Cedid
1569 tarihli Behram Paşa vakfiyesinde, Behram Paşa tarafından camiin arka tarafında bir de han inşa ettirilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Vakfiyeye göre han iki kalı olup 33 odası bulunmaktadır. XIX yüzyıla ait belgelerde ismine rastlanmayan hanın ne zaman harap olduğu bilinmiyor.
Han-ı Gevran
Kuzeybatı güneydoğu yönünde uzanan Diyarbakır Elazığ yolunun 25.kilometresinde Geyikli İstasyonu yakınlarında bulunan Han oldukça sağlam bir durumda ve ayaktadır. Plan itibariyle uzunca bir dikdörtgen plan şemasında inşa edilen yapı tahıl deposu olarak kullanılmaktadır.
Şerbetin Hanı
Diyarbakır Ergani yolu üzerinde, Eğil ilçesinde bulunan aynı isimli köyün yakınlarındadır. İnce uzun bir mekan olan ahır kısmından ibarettir. Üzerine sonradan ev yapılmıştır.