taşlı dar bulvarların
geniş gülüşlü saf yavrularına
düşünü çizmek senin
saçların lal gözlerin lal yüreğin
oysa vakit namlu
vakit tenhaya gebe
insan severken nasıl namuslu
ve ne çok dürzü
ürkek bir maralı
paramparça edip ardına bakmazken
cevherine en fazla cevherine
duru, argın, ceylansı
vurgundur oy kaşmer yürek
öğütlere uyacak hal değildir
ekmeğim, emeğim, tuzum geçmez
hıçkırırken kursağımdan
haşin celladından namert gurbetin
sızlanacak gün değil
vuruşacak zamandır
vuruşmak dürüstçe
vuruşmak şereflice dik alınlarla
korkak çoğa karşı cesur tek
vurulduğunu bile bile
mazlumlar aşkına siper almak
kitapsız vicdansıza
imansız yılanlara
indirmeden mertliğin façasını
budur onurluca yaşamak
budur bakışlarında
dağılmamın sebebi
bin yıllık su değirmeni
yiğitlerin kıraç damarlarında
tozan kadim candaşlık
Hızır duasıdır ninelerin ninnileri
öyle rahat sönmez sevda kandili
delikanlı topraklarda
çatmadan ecel nefesi
gevherine en çok da gevherine
yumurcak serçeler dolayayım
avluda dut
tandırda buğday kokusu koynun
sen hücreme hürriyet
ölsem ölmem bizi
Bilal Yavuz