Şiirler bize birçok şeyi anlatır; sevgiyi, hüznü, aşkı, vatanı, sevgiliyi ve daha birçok duyguyu anlatır şiirler. Bu yazıda şiirlerde anlatılan memleket sevgisini göreceksiniz. Bir çok şair memleketleri hakkında şiir yazmıştır ve Diyarbakır’ın ünlü şairleri de Diyarbakır’ımız hakkında birçok şiir yazmıştır bu şiirlere bakarak Diyarbakır sevgisini, özlemini, hüznü ve Diyarbakır hakkında birçok konuda bilgi sahibi olabilirsiniz. İşte Diyarbakır’ımız hakkında yazılan Güzel şiirlerden bazıları. Eklememizi istediğiniz veya eksik gördüğünüz şiirleri yorumlarda belirtebilirsiniz.
[mks_accordion]
[mks_accordion_item title=”Diyarbakır Hasreti – Yılmaz Odabaşı”]
“Ne Diyarbakır anladı beni ne de sen
Oysa ne çok sevdim ikinizi de bilsen.
Sevince ölesiye sevilir kalınırdı
Gidince kırılmış bir dal gibi gidilirdi
Sonra
Şehirler uyur kalbim örselenirdi.
Ne Diyarbakır anladı beni ne de sen
Oysa ne çok sevdim ikinizi de bilsen.
” Ne aılar anladı beni yar ne de sen
Oysa ne çok sevdim ikinizi de bilsen.
Gidince upuzun kırılmış dallar gibi
Üşürdü ömrümüz saçakta kuşlar gibi
Kederden
Geberten hasret ezberlenirdi.
Ne anılar anladı beni yar ne de sen
Oysa ne çok sevdim ikinizi de bilsen.
Geliyorum köpekler gibi acı çekerek
Geliyorum hasretinin gözlerinden öperek.
[/mks_accordion_item]
[mks_accordion_item title=”Diyarbakır – Sinan Karakaş”]
Diyarbakır sahipsiz
Diyarbakır kimsesiz
Diller sus pus içinde
Herkes duruyor sessiz
Yıkıldı yıkılacak
O surlar dağılacak
O muhteşem abide
Yerlere dökülecek
Kar yağdı gördüm orda
O muhteşem surlarda
Yok mudur hiç sevenin
Garip kaldın ortada
Dünyanın harikası
Tarihlerin aynası
Seni garip koymuşlar
Vardır elbet çaresi
Yorgun bitap ve üzgün
Tarih edilmiş sürgün
Bırakın çekişmeyi
Olmayın şehre kırgın
[/mks_accordion_item]
[mks_accordion_item title=”Diyarbakır Hasreti – Yusuf Hayaloğlu”]
Diyarbakır ortasinda vurulmuş uzaırım
Ben bu kurşun sesini nerde olsa tanırım
Bu dağlarda gençliğim cayı cayır yanarken
Ay vurur gözyaşına ben gecede kalırım
Üzülme sen, üzülme başını öne eğme
Gün olur kavuşuruz, dert etme Diyarbakır
Yüreğini dağlama, kanlı bezler bağlama
Bu yangın söner birgün, ağlama Diyarbakır
Diyarbakır yolunda toz olmuş dağılırım
Bu hırçın depremlerle sarsılırım kanarım
Arkadaşların yüzü ağır ağır solarken
Gün doğar yaylalara, kahrımdan utanırım
Ey fırtınalı bayır, ey mazlum Diyarbakır
Dağlarında ateşler, alnında kızıl bakır
Çiğdemler solar gibi, anneler yanar gibi
Dizlerine döküldüm, ağlama Diyarbakır
[/mks_accordion_item]
[mks_accordion_item title=”Diyarbakır – Yusuf Hayaloğlu”]
Diyarbakır düze doğru
Yar salınır bize doğru
Bu hasretlik diner bir gün
Dert dolanır saza doğru
Diyarbakır önü surlar
İçinde bir sevdiğim var
Ana bugün düğün olsun
Güller açsın, gülsün dağlar
Diyarbakır size kalmaz
Geceler gündüze kalmaz
Bu acılar biter bir gün
Devran döner güze kalmaz
[/mks_accordion_item]
[mks_accordion_item title=”Diyarbakır Geceleri – Aşık Mahzuni Şerif”]
Bir geceye benzemiyor
Diyarbakır geceleri
Bulutları süzemiyor
Diyarbakır geceleri.
Diyarbakır ovaları
İnliyor zarı zarı
Doğunun bahtsız diyarı
Diyarbakır geceleri.
Mahzuni’yim ne diyorum
Canı dosta adıyorum
İşte geldim gidiyorum
Diyarbakır geceleri.
[/mks_accordion_item]
[mks_accordion_item title=”Diyarbakır Sevdam – Şebap Teker”]
Düşmana asla, etmedin biyat
Yüreğin bir hoş, endamın bir hoş
Akıyor içinde, diclen bir hayat
Suyu bir hoş, havası bir hoş
Dağların sarptır, kartal yuvası
Hayat verir bölgeye, dicle ovası
Dört mevsimi, eşit yaşar doğası
Dağları bir hoş, yaylası bir hoş
Gazi köşkü var, paşa konağı
Köz kırpar kendine, kırklar dağı
Dicle üstünde, on köprü ayağı
Tarihi bir hoş, doğası bir hoş
Sokağa derler, orada küçe
Kadının yüzüne, takmazlar peçe
Yünü işler ustalar, ederler keçe
Sanatı bir hoş, zanatkarı bir hoş
Antikadır kap kacak, hepsi kalaylı
Yedi kardeş burcunda, çeker halayı
Hançepekte Peyxwasi, çeker narayı
Tarihi bir hoş, halayı bir hoş
Bin bir çeşit olur, zengindir sofrası
Bir başkadır orada, kaburga dolması
Hele birde yanında, nar ekşili salatası
İkramı bir hoş, yemesi bir hoş
Karpusu hoş olur, baldan da tatlı
Kadayıfı tel tel, baklavası, kat katlı
Beyependisi fotelli, hemde kıravatlı
Niğmeti bir hoş, kültürü bir hoş
İnsanı bir hoş, bir birinden mert
Yürekleri sevda dolu, elleri cömert
İyilik yaparlar amma, etmezler minnet
İzzetti bir hoş, ikramı bir hoş
Tarih kokuyor, Diyarbakır surları
Çetin geçer bizim, oraların kışları
Geceleri çalınır, eyvanlarda sazları
Mevsimi bir hoş, meşki bir hoş
Şebap der bitmez, şairin hevesi
Eşi emsali yoktur, hevsel bahçesi
Ruhları mest eyler, bülbülün sesi
Bahçesi bir hoş, gazeli bir hoş
[/mks_accordion_item]
[mks_accordion_item title=”Diyarbakır Türküsü – Ahmet Kaya”]
Diyarbakır etrafında tanklar var, tanklar var
Kuşatmışlar dört bir yandan kenti ordular
Kalkacak nerdeyse ayağa surlar, surlar
İstemezler gün görmeden ölesen aman.
Namluları göğsümüze dayandı, dayandı
Gece bastı gene zulum dadandı vay vay
Yağlı ilmik boynumuza dolandı, dolandı
İsterler ki gün görmeden ölesen aman.
[/mks_accordion_item]
[mks_accordion_item title=”Diyarbakır – Nazır Çiftçi”]
Huriler, Lugal-Zaggizi, Akadlar
Hacılar Tepesi, Ergani, Hilar
Çayönü höyüğünü yurt tuttular
Tarihin çok eski İl, Diyarbakır.
Hititler, Mittaniler, Asurlular
Aramı,Urartu,İskitler,Metler
Büyük İskender, Partlar, Romalılar
Selçuklular sendeydi Diyarbakır.
Harput Kapısı Urfa Kapısı da
Mardin Kapısı Dicle Kapısı da
İlime açıldı Allah yolunda
Tarihle birlikte var Diyarbakır.
Yol mu kapandı yol Diyarbakır’a
Düşümün Şehri gel Diyarbakır’a
Bir cennet Şehir dol Diyarbakır’a,
Medeni beşikte var Diyarbakır.
“ Sekme, Delilo, Bu Dere Buz Bağlamış
Lorke, Meyremo, Esmer Bugün Ağlamış,”
Söyler oynarız gözümü dağlamış,
Sevgide, dirlikte var Diyarbakır.
Nazır’ım; “ Çaçan, Ağlama Yâr Ağlama”
Havası çalar Sıtkı Tarancı’ma
Süleyman Nazif’i, Gökalp’ı anma
Onlar da yürek var Diyarbakır!
[/mks_accordion_item]
[mks_accordion_item title=”Sen Güzelsin Diyarbakır – Aydın Kizir”]
Dağlar ıslak,yağmur,karken
Dünya alem bana darken
Yaylalarda yeşil varken
Sen güzelsin Diyarbakır
Dicle akar şakır şakır
Etrafında kum ve çakıl
Göğün gümüş yerin bakır
Sen güzelsin Diyarbakır
Kaygan olur kışın buzun
Güzel olur yaz karpuzun
Anlatamam şanın uzun
Sen güzelsin Diyarbakır
Aydın sevmiş bağrı yanık
Suçu sevmek düştü sanık
Tüm Türkiye buna tanık
Sen güzelsin Diyarbakır
[/mks_accordion_item]
[mks_accordion_item title=”Diyarbekir Kalesinden Notlar – Ahmed Arif”]
Varamaz elim
Ayvasına, narına can dayanamazken,
Kırar boynumu yürürüm.
Kurdun, kuşun bileceği hal değil,
Sormayın hiç
Laaaaal…
Kara ferman çıkadursun yollara,
Yarin bahçesi tarumar,
Kan eder perçem
Olancası bir tutam can,
Kadasına, belasına sunduğum,
Ben öleydim loooy…
Elim boş,
Ayağım pusu.
Bir ben bileceğim oysa
Ne afat sevdim.
Bir de ağzı var dili yok
Diyarbekir Kalesi…
[/mks_accordion_item]
[mks_accordion_item title=”Terli ve Kelepçeli Çocuklar – Yılmaz Odabaşı”]
Öncesi Diyarbekir, o benim en esmer çocuğum…
Siverek, bir toz bulutu ardında “kentsiz” bir öpüş.
Urfa, simsiyah bir yaradır, dualar dökülür eteklerinden.
Silvan, ipek yoludur ışık çalar Diyarbekir gecelerinden.
Hazro, bir unutuştur; Lice‘ye güven olmaz, o hep illegal
Çınar‘ı ben anlatamam; gidip sorun, o kendini anlamış mı?
Ergani, yaslı anılar ilçesi ve tarihin saklı mabedi.
Şırnak, terlidir ve kelepçelidir…
Sav(ur)rulur…
Patnos, vurulmuş, faili meçhul!
Kurtalan, beton istiyor; betondan ve demirden bıkmış!
Siirt, üç dil konuşan koca bir köydür.
Batman, siyah akan bir yetim.
Hakkâri, bir ölü evi… idil, bir ayağı cudi!de, göz göre göre.
Baykan, bir tutam kaçak tütünle savrulur kahvelere…
Ağrı-lı, dağa tutunur…
“Burası Muş, yolu yokuşmuş”yok artık ;
panzerler dümdüz etmiştir gide gele…
Ne “Van”da şan” kalmıştır, ne “Bitlis”te beş minare”,
ama Erek dağı yerli yerinde ve lağım akar Bitlis’te…
Şemdinli, hep uzaktır,
sınırlar konulmuştur bir de yakın olduğu;
özler durur bir şeyleri kimseler bilmese de.
Mardin; ışıklı banka panoları önünde eşekli köylüleri;
kaçak çay içer ve çağından kaçaktır gündüzleri.
Pervari, hasretinden utanan bir eşkıya kaderi!
Kızıltepe’nin tepesinden puşisini almışlar;
dolayıp kızıllığını tel örgülere,
için de mehmetçikler koymuşlar,
bundan kuma görmüş gelin gibi kırgındır…
[/mks_accordion_item]
[mks_accordion_item title=”Diyarbekir – Ozan Deniz Sarıtop”]
Seni bağrımda kök salan
Sinemi delik deşik.
Soframın tuzu bereketisin.
Taşında gül açmış, kız gülüşlü…
Lê… canım
Aç avazın bağır;
Çeyizim de, baharıım de.
Beşiğinde süt yumaklı bebelerin
Daha gözleri açıktır
Gecenin mühürlü karanlığına…
[/mks_accordion_item]
[mks_accordion_item title=”Kırlangıçlar Küsmüş – Muharrem Güler”]
Kırlangıçlar küsmüş dönmüyor geri
Bu şehir tarumar o günden beri
Yad ettim yaşadım eski günleri
Unutmak mümkün mü Diyarbekiri
Bostanlardan cümbüş sesi gelmiyor
Hamravat kurumuş su içilmiyor
Çok denedim senden vazgeçilmiyor
Terk etmek mümkün mü Diyarbekiri
[/mks_accordion_item]
[mks_accordion_item title=”Bilsen Sahan Nasıl, Hasretim – Sinan Karakaş”]
Hevsel bahçesinde sazlar çalardık,
Kimi çalar kimi, kalkar oynardık,
Şarkılar okurduk, şiir yazardık,
Bilsen sahan nasıl, hasretim bugün,
Bitecek mi bilmem, bendeki sürgün,
On gözlü köprünün, altı serindir,
Değmeyin yarama yaram derindir,
Kavuşmak içimde, tek dileğimdir,
Bilsen sahan nasıl, hasretim bugün,
Bitecek mi bilmem, bendeki sürgün,
Güneşle akraba, yakın olmuşsun,
O tepende sen altında durmuşsun
Halin mi yok neden, böyle solmuşsun,
Bilsen sahan nasıl, hasretim bugün,
Bitecek mi bilmem, bendeki sürgün,
Uzaktan seyrettim, Diyarbekiri,
Tarihi muhteşem, şehirler piri,
Görmek istiyorum, her zaman diri,
Bilsen sahan nasıl, hasretim bugün,
Bitecek mi bilmem, bendeki sürgün,
Yüzüne bakmaya utanmalılar,
Utanıp secdeye kapanmalılar,
Hizmet edip düşman çatlatmalılar,
Bilsen sahan nasıl, hasretim bugün,
Bitecek mi bilmem, bendeki sürgün,
Bekle beni bir gün sana dönerim,
Ya cenazem ya da diri gelirim,
Oturup seninle sohbet ederim,
Bilsen sahan nasıl, hasretim bugün,
Bitecek mi bilmem, bendeki sürgün,
[/mks_accordion_item]
[/mks_accordion]