Diyarbakır’ın Fetih Hikayesi, Kadim şehir Diyarbekir, bir çok medeniyetin izlerini taşıyan. Ku’ran’da adı geçen 2 peygamberin kabrinin bulunduğu, 9 peygamber anıldığında bahsi geçen, 542 sahabe ailesinin yerleştiği, 5. Harem-i Şerif olarak kabul edilen tarihi Ulu Camiî’nin bulunduğu İslam âleminin mübarek ve kutsal bir şehridir.
Diyarbakır’ın Fetih Hikayesi
Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Diyarbakır hikayesinden şöyle bahsetmektedir: Hz. Yunus Diyarbakır’a, burada ikamet etmeye başlar. O dönem şehre güzelliği ile tanınmış “Amida” isimli bir kadın hükümdardır. Yunus Peygamber bu kadınla görüşür. Amida Hz Yunus’un dinini kabul eder. Yunus Peygamber çizdiği Sur planını Amida’daya verir. Hükümdarda da bazaltan taşlarla şehrin surlarını yapar. Surların inşası tamamlanınca Yunus Peygamber: “Kal’anız mamur olsun, gönlünüz sürür dolsun” diye dua eder.
Stratejik konumuyla tarih boyunca hep savaşlara tanıklık eden Diyarbekir. Bir dönem Sasaniler, bir dönem Bizanslılar Diyarbekir’i (Amed’i) işgal etmiştir. Amida’nın inşa etmiş olduğu surları Bizanslılar, yaklaşık miladi 349 yılında II. Konstantiniye surları genişleterek Çin seddinden sonra dünyanın ikinci büyük Sur’u olma özelliği kazandırdı.
Mekke‘nin fethi henüz 9 yıl önceydi. Halife Hz. Ömer’in (radıyallahu anh) görevlendirdiği komutanlar İyaz bin Ganem ve Halid bin Velid, 8 bin kişilik ordu ile Kuzey Mezopotamya’ya doğru yol alyordu. Ordu’da sahabelerin bulunduğu bin kişilik kuvvet vardı.
Diyarbakır surları önünde ordu kuruldu(Sahabelerin kurulduğu yer günümüzde Dicle Üniversitisinin içerisinde yer alıyor ve konaklanan yere yapılan bir Camii Barındırıyor). Bizans İmparatoru Heraklius hükümdarlığındaki bölgede kuşatma beş ay sürdü. İyaz bin Ganem, Mardinkapı’yı; Said bin Zeyd, Urfa Kapı’yı; Muaz bin Cebel, Dağ Kapı’yı; Halid bin Velid, Yenikapı’yı tutmuştu. (Radıyallahu anhum ecmain).
Surlar adeta yıkılmamaya yemin etmiş. Kuşatma bitmek bilmez. Aylar ayları götürür, kutlu ay Ramazan’a gelir çatar. Savaşan Kutlu İslam Ordusu oruçlarını ihmal etmez. Onların komutanı olan Halit bin Velid de orucunu her gece çadırına bırakılan ekmekle tutar.
Bir gece sahura kalktığında, sahur için bırakılan ekmek yoktur. üç gün bounca bu duruma şahit olan büyük komutan, ordunun erzakı bittiği için kendisine sahurda bir şey getirilmediğini düşünerek, sahursuz oruç tutar.
Kendisine sahurda erzağı getiren askere “Erzağımız mı bitti?” diye sorar. Asker erzağımız tam der bunun üzerine: ‘neden sahurda kendisine üç gündür bir şey bırakılmadığını’ sorar. Askerde bıraktığını söyler.
Bulunan delik Savaşın seyirini değiştirir
Allah inananlarla beraberdir. Gece çadıra giren bir köpek ekmeği alır Diyarbekir‘e doğru yönelir. ırmağı geçerek surların altından bir delikten içeri girer. Erzağı bırakan asker köpeği takip ederek bu deliği keşfetmiştir. Hz. Halit bin Velid’e iletir. Köpeğin geçtiği delik büyütülürse içeriye askerler sızıp kapıyı açabilirdi.
Bir plan yapılır, geceye doğru seçilmiş askerler içeri sızıp Büyük İslam Ordusuna kapıyı açacaktır. Halid Bin Velid bir gece önce rüyasında oğlu Hz Süleyman’ın şehit olacağınır ve oğlunu şehit bu topraklarda şehit vereceğini bilerek Süleyman’ın (radıyallahu anh)’da bulunduğu bir grup askeri seçer.
Büyük zafer gerçekleşir. Karanlığa bürünmüş grup İslam ordusuna kapıyı açar lakin Hz.Süleyman ve 27 sahabe bu arbedede şehdaet şerbetini içerler…