Diyarbakır Çayönü – Diyarbakır’ın en büyük ve gelişmekte olan ilçesi Ergani, Çayönü ile tanınmaktadır. Ergani denince akla gelmektedir
Çayönü, insanın yerleşik düzene geçiş sürecini en iyi yansıtan bir arkeoloji merkezidir. İlçenin 7 kilometre güneybatısındaki Sesverenpınar (Hilar) Köyü’nde yer almaktadır. Tahıl ve evcilleştirmeye dayalı köy hayatının en eski örneklerinden biridir ve günümüz uygarlığında önemli bir basamak oluşturmaktadır. İlk üreticiliğe geçiş evresi olan neolitik çağın Türkiye’deki önemli örneklerinden biri olan ve mimarisi ile dikkat çektiği gibi ilk olarak buğdayın tarıma alındığı ve köpeğin evcilleştirildiği yer olarak da önem taşır.
Çayönü Höyük Hakkında Bilgi
Diyarbakır Arkeoloji Müzesinden aldığımız bilgilere göre Milattan önce 8750 lere ulaşan yoğun geçmişiyle öne çıkmaktadır. Kazılar sonucunda Neolotik Çağa ait örme yuvarlak evler, basit kulübeler ortaya çıkarılmıştır. Çayönü kazılarında bulunan en görkemli yapı ” Saltaşlı Yapı” olarak bilinen yaklaşık 10 metre genişliğinde, yüzeyleri düzeltilerek parlatılmış, iri kalker bloklarından olan anıtsal yapıdır.
Aynı zamanda Neolitik Çağ yerleşmeleri arasında en fazla sayıda insan iskeletinin bulunduğu yerdir. 605 adet iskelet bulunmuştur. Ayrıca gömülerden birinin kafatasında beyin ameliyatına ait izler saptanmıştır. Bu bulgular Çayönü halkının tıp alanında ne kadar da ileri bir seviyeye ulaştığının bir kanıtı olarak kabul edilebilir.
Çayönünün halkına ilşkin diğer bir özellik ise, süslenmeye oldukça düşkün olmuş olmalarıdır. Köyün, ilk sakinleri hemen yakınlarındaki tatlı su kaynaklarından topladıkları salyangoz kabuklarından, hayvanların ön kesici dişlerinden ve çevrelerden topladıkları yumuşakçalardan halka ve damla şeklinde biçimlendirdikleri boncukları takmışlardır.
Zamanla taşlara geometrik şekiller vermişlerdir. Çevredeki taşların çeşitliliği ve renkliliği boncuklara da yansımış. Gerekli maden cevherlerinin yakınlarda oluşu, madencilik alanındaki ilerlemeyi kolaylaştırmıştır.
Çayönü yerleşikleri, çevrelerindeki bakır yataklarında bulunan doğal bakırı döverek şekillendirmişler. Delici, boncuk, levha gibi nesneler üretmişlerdir. Bakırı taş gibi kullanmanın ötesinde bir beceriye sahip oldukları, önce bakırı ısıtıp sonra şekillendirmelerinden anlaşılmaktadır. Gerek mimarisi gerekse değişik nitelikteki zengin buluntuları ile bütün kültür basamaklarının izlenebildiği ve çanak çömleksiz Neolitik dönem içinde ilişki kurmuş olduğu, etkilediği ve etkilendiği bölgeleri en iyi yansıtan yerleşme olması açısından ” anahtar yerleşme” olarak adlandırılan bir ören yeridir.