Zembilfüroş Burcu Efsanesi -1
Vaktiyle Silvan Kalesi burçlarından birinde yaşayan ve geçimini zembil (sepet) yapıp satmakla karşılayan genç ve yakışıklı bir yoksul adam varmış.
Bir gün sokakta zembil satarken, beyin karısı Gül Hatun bu genç adamın alnında “ilahi bir ışık”, bir “nur” görmüş ve ona âşık olmuş. Zembilciyi saraya çağırıp bütün sepetlerini almış ve kendisiyle sevişmek istemiş. Zembilci “Ben evliyim, çocuklarım var, seninle yatamam, harama el süremem, günah işleyemem” demiş. Beyin karısının tüm ısrarlarına rağmen, zembilci hep aynı gerekçeyle bunu kabul etmemiş. Gül Hatun da zembilciyi aldığı odanın kapısını kilitleyip onu içeriye hapsetmiş, anahtarı da kendisi almış. Gül Hatun’dan kurtulamayacağını anlayan genç adam, tutuklu bulunduğu kale burcundan kendisini aşağıya atarak ölmüş. O günden sonra burca Zembilfüroş Burcu denmiş.
Zembilfüroş Burcu Efsanesi’nin Türküsü
Anlatıcı:
Zembil satıcı “Latin Oğlanı”
Sokak ve sokak dolaştırıyor (zembillerini)
Gül Hatun yukardan görüyor
Diyor, getir zembillerini
Satıcı:
Hanım, ben tövbekarım
Halikını arayan bir tövbekâr
Ben Halik korkusundan yapamam
Derdim bir avuç undur
Çocuklar aç, işte evdeler
Anlatıcı:
Zembil satıcı “Abbas Oğlanı”
Sadece don göynektir
Gül Hatun’dan kurtulamıyor
Gene söylüyor
Satıcı:
Hanım ben tövbekârım
Halikını arayan bir tövbekar
Halik korkusundan yapamam
Çocuklar aç evdedir
Gül Hatun:
Zembil satıcı, zembil getir
Haydi otur, mirin tahtı üstüne
Mirin nargilesini çek
İşlet namusunu mirin
Satıcı:
Hanım ben tövbekarım
Halikını arayan bir tövbekar
Halik korkusundan yapamam
Derdim bir avuç undur
Çocuklar aç evdedir
Anlatıcı:
Zembil satıcı kısa oğlandır
Sadece don-işliktir
Kendini burcun tepesinden alıp koyverir
Cebrail çevik kuştur (melektir)
Onu yumuşak toprağa (cennete) bırakır
Zembilfüroş Burcu Efsanesi -2
Abbasoğlu Mehmet, çok yoksul ve çok yakışıklı bir delikanlıymış. Babası ölmüş, annesiyle yaşarmış. Zembil (sepet) yapıp satarak hayatını kazanırmış.
Kral bir gün ferman çıkarıp, bütün gençlerin sarayın önünden geçmelerini, kızı
elindeki elmayı kime atarsa kızını ona vereceğini söylemiş. Bütün gençler geçmişler, kız elmayı kimseye atmamış. Kral “Geçmeyen kaldı mı?” diye sormuş. “Üstünavi Burcu’nun altında oturan yoksul bir zembilfüroş (sepet satıcı) kalmıştır” demişler. Gidip onu da getirmişler. Kız elmayı ona atmış. Kral bir yanlışlık olduğunu sanıp, delikanlıyı üç kere kızın önünden geçirmiş, kız üçünde de elmayı ona atmış.
Kral kızını yoksul sepet satıcısına vermek zorunda kalmış, fakat her ikisini de şehirden sürdürüp çıkartmış. Kız, giderlerken babasına “Bir gün bu kararından pişman olacaksın ve bu yoksul Memo’nun eline su dökeceksin” demiş.
Yıllar sonra çok zengin olup geri dönmüşler ve kralın sarayının karşısına bir saray yaptırmışlar. Kral kim olduklarını bilmeden, bunları sarayına yemeğe davet etmiş ve konuğu olduğu için de sepet satıcının eline su dökmüş. O zaman kız ortaya çıkıp “Eline su döktüğün, yoksul Zembilfüroş Memo’dur baba” demiş. Kral çok şaşırmış, sonra da onları bağışlamış. Vaktiyle sepetçinin dibinde yaşadığı burca da Zembilfüroş Burcu adı verilmiş.
Zembilfüroş Burcu Türküsü
Zembilci zembil satar
Abbas’m oğludur
Yalnız don-göynekledir
Fakat kimse ona fakiroğludur demez
Kız ona, bir elma atar
Elma da kırmızı beyazdır